Fyodor Dostoyevski, “Acı çekmek, büyük bir zekaya
ve duyarlı bir yüreğe sahip kişiler için her zaman kaçınılmazdır.”
demiş. Herşeyi ne güzel anlatmış. Büyük bir zekaya da duyarlı bir
yüreğe de sahip olmak istemiyorum. Münkünse ikisinden
birine de sahip olmak istemiyorum.
Belki o zaman herşeyi daha güzel görürüm. Bu
ülkede hiç bir şey güzel gelmiyor artık. Gelecek endişesiyle geçen bir
gençlik. Hep yarın ne olacak endişesi ve aldığımız hep kötü haberler. Bu
ülkede ekonomiden, eğitime, insan haklarından,
adalete hiç bir şey iyiye gitmiyor. Bunu benim gibi gören ve caresiz
olarak yaşayan insanlar var. İyimser olmak mümkün mü ? Değil, hiç bir
düzenimiz sağlıklı değil, hak etmenin önemini kimse anlamak istemiyor.
Herkesin iş hayatında, özel hayatında tek hedefleri
günü kurtarmak. Böyle bir düzende bilgi birikim ve tecrübenin de önemi
kalmıyor.
Ekonomide bir kural vardır, küçük yatırımcı hiç bir
zaman trendler karşısında kazanamaz, trendlerle hareket etmek
zorundadır. Teknik analiz hep bu mantık üzerine kurgulanır. Bizlerde bu
ülkede trendlerle hareket etmek zorundayız, aksi
takdirde mutsuz, ümitsiz, gelecek kaygısı olan kişiler olup çıkarız.