14 Şubat 2024 Çarşamba

Erzincan İliç Maden Faciası ve Cahil Toplumun Tutumu

 Siyanürle altın üretimi yapılırken , beklenen, uyarılan bir toprak kayması gerçekleşmiş. Bu konuda uyarılar yapan o bir kaç kişi ise ya susturuldu ya da tutuklandı. 

Şimdi yapılan bir yanlışı söyleyelim. Siyanürle altın aramak deyimi kullanılıyor, aslında siyanürlü suyla toprak yıkanıyor, bu işlem sonucu toprak toz haline geliyor, bu toprak her ne kadar yıkandığı söylense de yeniden kullanılabilir olmuyor yani bu toprak aslında çöl oluyor. Bu topraktan oluşan milyonlarca metreküp toprak yığını Karasu nehrine doğru kayıyor. Bunun sonucu olarak olacakları kimse bilmiyor ama tahmin edilenler çok kötü. Bu nehirin suyuyla pek çok tarım arazisi sulanıyor. 

Siyanür konusunda kısa bir bilgi vereyim. Siyanür insan vücudunda tutulan bir madde fakat bir limiti var eğer o limit geçilirse ölüm hemen gerçekleşiyor. Ölüm eğer iyi araştırılmazsa kalp krizi olarak kayıtlara geçiyor. 

Neyse bu siyanür pek çok insanımızın ölümüne neden olacak. Fakat halk o kadar cahil ki hala Lozan bitti artık madenlerimizi kendimiz çıkaracağız diyen bir kitle var. Madenlerimizin hiç birini biz çıkarmıyoruz. Hepsi başka ülkelerin firmalarına verilen ruhsatla yapılıyor. Devlette bu işten sürekli bir gelir elde edemiyor.  Peki bu sorunun önüne nasıl geçilir. Geçilemez, din denilen saçmalıklar bu toplumun ruhuna işledi. Bunu iyi kullanan siyasal islamcılar istedikleri gibi top koşturuyor. 




 



31 Ocak 2024 Çarşamba

Elif Şafak ve yaptığı intihaller.

Elif Şafak'ın "Bit Palas" isimli kitabında, "Sinek Sarayı" kitabından intihal olduğu kararı verilen yazar Mine G. Kırıkkanat, intihali ilk duyduğunda evine hırsız girmiş gibi hissettiğini söyledi. Aşağıdaki 130 yazar bu hırsızlığa destek oluyor. Bu yazarları iyi not alın, yaptıkları her iş şaibeli olmaya açıktır. Elif Şafak'ın daha önce yazdığı  10 Dakika 38 Saniye kitabı hakkında da intihal iddaları vardı.




Doğan Kitabın Açıklaması:

Yazarımız Elif Şafak hakkında başlatılan linç kampanyasına karşı edebiyat dünyasından gelen ortak çağrı metninin altına atılan imzalara yenileri eklenmeye devam ediyor.

Yazarlar aşağıdaki gibidir.

Ortak Çağrı Metnine İmza Atan Yazarlar:

  • Afşin Kum
  • Ahmet Karadağ
  • Alper Canıgüz
  • Altay Öktem
  • Anıl Mert Özsoy
  • Arlin Çiçekçi
  • Arzu Erkan
  • Aslı Ilgın Kopuz
  • Aslı Solakoğlu
  • Asuman Susam
  • Ayfer Tunç
  • Ayşe Sarısayın
  • Ayşegül Devecioğlu
  • Ayşen Şahin
  • Baran Güzel
  • Barış Müstecaplıoğlu
  • Barış Pirhasan
  • Başar Başaran
  • Başar Başarır
  • Bedia Ceylan Güzelce
  • Birgül Oğuz
  • Buket Aybatlı
  • Cem Kalender
  • Çayan Okuduci
  • Çiler İlhan
  • Defne Suman
  • Deniz Durukan
  • Deniz Yüce Başarır
  • Doğu Yücel
  • Elif Sofya
  • Emek Erez
  • Ercan Y. Yılmaz
  • Esra Yalazan
  • Ezgi Altıner
  • Fadime Uslu
  • Fergun Özelli
  • Feride Çiçekoğlu
  • Fethiye Çetin
  • Figen Alkaç
  • Figen Şakacı
  • Fuat Sevimay
  • Gamze Arslan
  • Gaye Boralıoğlu
  • Gonca Özmen
  • Gönül Kıvılcım
  • Gülçin Wilhelm
  • Gündüz Vassaf
  • Gürsel Korat
  • Hakan Akdoğan
  • Hakan Bıçakçı
  • Hakan R. Temiz
  • Hakan Toker
  • Herkül Millas
  • Hikmet Hükümenoğlu
  • Hüsnü Arkan
  • İbrahim Halil Çelik
  • İlay Bilgili
  • İlhami Algör
  • İrem Uzunhasanoğlu
  • İsmail Güzelsoy
  • Jaklin Çelik
  • Jale Sancak
  • Karin Karakaşlı
  • Kemal Varol
  • Kerem Eksen
  • Latife Tekin
  • Mahir Ünsal Eriş
  • Mehmet Bilal Dede
  • Mehmet Özkan Şüküran
  • Melike Koçak
  • Menekşe Toprak
  • Mesut Varlık
  • Mevsim Yenice
  • Mihrap Aydın
  • Mine Kazmaoğlu
  • Mine Soysal
  • Muharrem Erbey
  • Murat Gülsoy
  • Murat Özyaşar
  • Murat Uyurkulak
  • Murat Yalçın
  • Murathan Mungan
  • Müren Beykan
  • Nermin Yıldırım
  • Neslihan Önderoğlu
  • Neşe Yaşın
  • Nilay Özer
  • Niyazi Zorlu
  • Nuray Önoğlu
  • Nurhan Suerdem
  • Onur Bütün
  • Orhan Murat Bahtiyar
  • Orhan Pamuk
  • Oya Baydar
  • Oylum Yılmaz
  • Özlem Akıncı
  • Özgür Soylu
  • Pınar Eğilmez
  • Polat Özlüoğlu
  • Selçuk Çelik
  • Sema Kaygusuz
  • Semrin Şahin
  • Seray Şahiner
  • Serkan Türk
  • Sevengül Sönmez
  • Sevim Erdoğan
  • Sevin Okyay
  • Sezer Ateş Ayvaz
  • Sibel Oral
  • Sinem Sal
  • Süreyyya Evren
  • Şebnem İşigüzel
  • Şeyhmus Diken
  • Şükran Yücel
  • Taçlı Yazıcıoğlu
  • Tahir M. Ceylan
  • Tuba Çandar
  • Turgay Fişekçi
  • Tülin Özgündoğdu Sağlam
  • Türkan Elçi
  • Ümit Aykut Aktaş
  • Ümit Erdem
  • Ümit Kıvanç
  • Yasemin Yazıcı
  • Vahit Uysal
  • Yavuz Ekinci
  • Yekta Kopan
  • Yiğit Bener
  • Zeynep Göğüş
  • Zülfü Livaneli

14 Ocak 2021 Perşembe

Sosyal medyayla futboldan tiksinmem...

          

           Yine günlerden Fenerbahçe, keyifle maç izlemek istiyoruz ama bir bakıyorum, maçın önüne geçen bir hakem, hakem demek pek mümkün değil birilerinin kuklası, daha net ifade ile gs lobisinin en değerli üyesi. Aynı tarz faullere nasıl bu kadar farklı kararlar verip, Fenerbahçeli futbolcu olunca hemen sarı kart göster, rakip futbolcu olunca tepkisiz kal, anlamak mümkün değil. 28 yıldır çalışan ve kazandığım maaşı hak etmek için hep uğraşan bir yazılım uzmanı olarak, böyle bir hakemin aldığı parayı hak etmediğine şüphem yok. Peki Türkiye genelinde hakemler neden bu kadar kötü, neden belli direktiflerle hareket ediyorlar.

          Neyse maç bittikten sonra sosyal medyaya bakınca daha büyük şok yaşadım, Fenerbahçe alehine bir penaltı verilmemiş, pozisyona bakınca ben de penaltı dedim fakat bu eleştiriyi getirenler Mert Hakan yerde yatarken tekme atan suçuk markası aytaç için sessiz kalabiliyorlar. Bunu yapan, spor yazarları hatta baya mavi tikli hesaplar görüyoruz.

           Taraf olmak mümkün ama objektif olmamak, bütün cümlelerini Fenerbahçe alehine kurmak nasıl bir seviyesizliktir bunu anlamıyorum. Türkiye'de futbol kirlenmiş durumda, bu kirlenme 2011 yılındaki sözde şike kumpası ile yoğun olarak başlandı. Şike iddanamesi 1409 sayfaydı, bu Fetönün taktiğidir, süreci olabildiğince uzatıp, kurumları yıpratmak. O zaman milliyet gazetesi yayınlamıştı, sonra bu yayını kaldırdılar, 1409 sayfayı sabah kadar okudum, bütün iddiaların deli saçması olduğunu gördüm. Suçlamalar Fenerbahçe'ye yönelik ama başka takımların ismi geçmiyor, daha ilginç olan Trabzon akp il örgütünün Fenerbahçe'nin rakiplerine teşvik primi yolladığını yazıyordu. O yıl fikstürün ilginç yanı ise Fenerbahçenin oynadığı rakiplerle ertesi haftalarda ts oynuyordu. Yani teşvik primi olarak yollanan para aynı zaman da şike ödemesi de olabilirdi, daha sonra bu iddiname yeniden düzeltildi ve akp ile ilgili kısımlar çıkartıldı. 

         Sonraki günlerde artık Türk futbolunun ve Fenerbahçe'nin benim için bitmesi gerektiğini düşündüm ve uzaklaşmaya çalıştım. 

        Fenerbahçelilik yine ağır bastı, maçları izledim ama özellikle bu sezon neredeyse 1 yıldır evde oturmanın etkisiyle Fenerbahçe'ye yapılan haksızlıklara daha fazla sinirlenmeye başladım. Sanırım artık resmi olarak jübile yapma zamanım geldik.

        Kirlenmiş futbolun içinde, başarılı olmanın çok sağlıklı olmadığını yani başarısız olursak aslında daha doğru olacağını düşünmeye başladım. 

Tarih 14.01.2021 sadece premier lig izlemeye karar verdim. Bakalım sözümde durabilecek miyim ? 


ChatGPT yorumu : Futbol, Türkiye'de çok sevilen bir spordur ve herkesin takımı vardır. Ancak, bazen hakem kararları ve sosyal medya yorumları futbolseverleri hayal kırıklığına uğratabilir. Özellikle, hakem kararlarının taraflı olması ve sosyal medyada objektif olmamak futbolseverleri üzebilir. Bu nedenle, futbolseverlerin futbolu keyifle izleyebilmeleri için hakem kararlarının objektif ve tarafsız olması ve sosyal medyada tarafsızlık önemlidir. #ChatGPT


 




30 Haziran 2020 Salı

Steinbeck’ten yazarlara 6 edebiyat sırrı

Steinbeck’ten yazarlara 6 edebiyat sırrı

John Steinbeck, edebiyat dergisi “The Paris Review”a 1975 senesinde verdiği röpörtajda yazarlara 6 tavsiye sunmuştu. O tavsiyeleri sizin için derledik.

1. Kitabı yazmayı tamamlayamayacağınız fikrinden kurtulun. Tek seferde 400 sayfa yazmayı denemeyin, günde 1 sayfa yazın. Bitirdiğiniz zaman şaşıracaksınız.

2. Özgürce ve mümkün olduğunca hızlı yazın. Yazacaklarınızı bitirene kadar asla yazdıklarınızı düzeltmeyin veya değiştirmeyin. İşinizi bitirmeden düzeltme yapmaya kalkışmak genelde yazmayı bırakmak için bir bahane oluyor.

3. Okurun varlığını unutun. Başlangıçta isimsiz ve yüzsüz okurlar sizi korkutacak olsa da daha sonra bunun bir önemi kalmayacak çünkü bu bir tiyatro oyunu değil ve onlar aslında yoklar. Tanıdığım ya da hayal ettiğim birine yazıyormuş gibi yapmanın faydasını gördüğüm olmuştur.

4. Eğer yazının bir bölümü tüm enerjinizi emiyorsa o parçayı atlayın ve yazmaya devam edin. Yazınızın tamamını bitirdiğinizde sizi uğraştıran bölümü tekrar okuyun. O parçanın sizi o kadar uğraştırmasının sebebinin onun yerleştirdiğiniz yere ait olmamasından kaynaklandığını göreceksiniz.

5. Yazdıklarınız içinde en çok dikkat etmeniz gereken bölüm en çok beğendiğiniz bölümdür. O parçanın genele uyum sağlamadığını farketme ihtimaliniz çok yüksek. Dikkatli olun.

6. Diyalog yazıyorsanız, aynı anda yazdıkalrınızı yüksek sesle okumayı ihmal etmeyin. Diyaloglar ancak o zaman konuşmanın diline sahip olacaktır.

edebiyathaber.net (17 Mayıs 2020) alıntıdır.

26 Şubat 2020 Çarşamba

Ülke mi tımarhane mi ?

26.02.2020 - Çarşamba
       
         Haftasonu kaybedilen futbol maçı sonrası, kaybedilen basket maçı, üstüne birde fox tv'de İmamoğlu'na zamlar konusunda hesap soran kapalı çarşı esnası. Herkes İBB'nin zamlarından çok şikayetçi diyen Burhan Kuzu. Ülkemizin komşularında ve civarında korona virüsü var, biz de yok. Ülke gerçekten tam bir tımarhane.

        Futbol maçları kazanılır kaybedilir, bunlar çok önemli değil. 21 yıllık seri ise tamamen gs'nin yarattığı bir tedirginlik ve korkaklık. 21 yıl önce kazandığı maçı, bize göre çok güçlü bir kadrosu olmasına karşın, zorla kazanmışlardı. Raslantı bu ya o maçtaydım ve çok üzülmüştüm. Sonraki yıllarda Fenerbahçe'ye karşı ya çok kötü oynadılar ya da inanılmaz derecede şansızdılar. Anelka dönemimde Fenerbahçenin mükemmel oynadığı bir maçta vardı, 35 pasla gol atıp, 6-0 dan beter etmiştik. Neyse bir gün kaybedecektik, gerçekleşti. 28 yıllda 2 malubiyet oldu. Fakat farklı bir konu var, maçtan önce medyanın özellikle gizli gs veya Fenerbahçe düşmanı olan kişilerin yarattığı hava şuydu, bir şekilde gs'nin önü kesilmeye çalışılacaktı. Bu senaryoyu hep oynuyorlar, F.Terim'in tweed'i ile başladı süreç. İlginçtire Fetö destekli oldukları dönemde de bu tarz organizasyonları çok iyi yapan bir camiadır galatasaray. Sonra ne mi oldu ? Şartlanmış olarak maça çıkan hakemler bir de Fenerbahçe lehine penaltı verince, sanılanın aksine herşey gsnin lehine döndü. Orta sahada dünyanın her yerinde kırmızı kart çıkacak bir pozisyon atlandı. Penaltı olması gereken pozisyon es geçildi. Sonuç, iyi oynamayan Fenerbahçe ve kötü niyetli hakemler sonrasında gelen malubiyet.

     Basketbolda ise durum çok farklı. Kendi sahamızda hemen hemen bütün maçlara gittim, Obradoviç gitmenin yolunu yapıyor, takım yaşlandı ve yeni gelen transferler asla takım savunmasına uygun değil. Obradoviç tartışmasız basketbol dünyasının gördüğü en iyi koçlardan biri ama maçlarda bu sezon ilginç kararları var. Örnek mi istiyorsunuz.

      Kalinic ısrarı, Melih iyi oynarken, şut sokarken savunma yapmıyor diye oyundan alıp, çok kötü oynadığı ve stresi yüksek maçlarda kritik şutlar kaçırdığı bu maçta oynatması. Sloukas bu sezon bize çok maç kazandırdı ama bu maçta kötüydü ama Obradoviç ısrar etti. Real madrid maçından sonra yaptığı açıklama acaba takımı motive etmek için mi diye düşündüm ama hayır gerçekten bu takımdan ümidini kesti, bence Valencia maçı formalite maçı olacak, bu kadar kötü giden takımdan, hizmetlerinden ötürü teşekkür edilerek rahatca gidebilecek. Umarım yanında, Kalinic, Biberovic, Lauverne ve Thomas'ı da alır götürür.

Neyse kötü bir hafta, umarım ölü kedi sıçraması yaparız.









28 Haziran 2018 Perşembe

Kredi Kartı Puanlarıyla Haftasonu Tatili

Kapitalist sistem bizi daima daha fazla harcamaya, daha fazla ürün kullanarak borçlanmaya iter. Böyle olunca hep borçlu olur hep daha fazla çalışmak zorunda oluruz. Harcama yapmaya en büyük teşvik ise kredi kartı kampanyalarıdır. Bu kampanyalar ile neler yapılır neler yapılmaz anlatmaya başlıyorum.

İyi bir hafta sonu gerçirmek isterseniz. Puan ile İzmir'e gidiş dönüş bileti alınır. Genellikle 6 ay evvel bilet almak makul puanlarla bilet almanızı sağlar. Eğer benim gibi çok önceden bilet almak sizi huzursuz ediyorsa, korkmayın alın THY genellikle uçuş saatlerini değiştiriyor bu da size istediğiniz zamanda kullanmak üzere açık bilet imkanı sağlıyor. Daha sonra yapılması gereken araba ile işe gitmek. İşten çıkıp havalimanına gidince arabayı isparka bırakabilirsiniz. Halkbank Parafly kart ile ispark ücretsiz. O ay içersinde halkbank kart ile 150 lira ve üstü işlem yapmak gerekiyor bir adet otopark hakkı için. Aracınızı ispark otoparkına bıraktıktan sonra servis ile havalimanına gidiyorsunuz. HYL (her yer lounch) özelliği sayesinde havalimanında 25 liraya kadar yeme içme harcamanızı parafly kart karşılıyor. İzmir'e varınca yine puan ile parafly-setur telefon hattı üzerinden daha önce aldığınız rent a car ile (*3 kat puan) arabanızı alıyorsunuz. Yine puan kampanyası ile kazandığınız yakıp puanlar ile kiraladığınız arabanın deposunu dolduruyorsunuz. Sonra Kuşadası daha doğrusu Güzelçamlı. Temiz hava ve deniz, akşam üstü Kuşadası merkezde Starbucks'da kahve keyfi. Denizin tam ortasında karşınızda güvercin adası. Daha sonra bira ve balık , yok balık istemiyorsanız bira üstüne yeni bir kahve. Dönüşü erken yapmakta fayda var akşam alkol kontrolleri oluyor Davutlar yolunda. Gece eve ulaşınca deniz karşısında viski. Genelde hava rüzgarlı, klimaya ihtiyaç yok. Pazar akşamı kiralık arabayla havalimanına gidip arabayı teslim ediyorsunuz, sonra uçağa binmeden her yer lunch özelliği ile kahve dünyasından bitter çikolata alıyorsunuz. Uçak düşmez İstanbul'a varırsanız, havalimanı otoparkına gidip arabanızı alın ve doğru eve. Puanların size sağladığı güzel, kısa, dolu dolu bir tatil.



5 Kasım 2017 Pazar

Facebook, Yapay Zeka ve Korkularımız

           Facebook kendi geliştirdiği yapay zeka(AI) uygulamasını kapattı. Gerekçesi ise; chatbotların kendi aralarında ingilizce konuşmayıp, farklı bir dil ile konuşmaları hatta kontrolden çıktığı endişesi. Bu durumun sakıncası nedir derseniz , uygulamaların aralarında konuştuğu dilin çözülmesi zaman almış ve özgür bireyler gibi birbirleriyle konuştukları görülmüş. Kendi kararlarını, kendileri veriyorlar, insanlara özgü bazı davranışları da geliştirmişler. Blöf yapıyor, pazarlık ediyorlar.

            Burada neden böyle davranıyorlar diye merak etmek kadar saçma bir düşünce olamaz. Zaten yapay zekanın temelinde bu vardır. Yapay zeka uygulaması kararlarını kendisi vermeli ve kararlarını verirken önceki tebrübelerini kullanarak kararlarını geliştirmelidir. Bu bilgiler ışığında yapay zeka uygulamasının uzun vadede insanların kontrolünde olması beklenemez. Sadece belki insanlara zarar vermesini önlemek için bir sınırlama konulabilir. Burada da soru şu, güvenliği sağlamak amacıyla geliştirilmiş bir robot nasıl davranacak. Belli bir süre sonra aynı robotların polislere, diğer güvenlik görevlilerine ya da çocuklara saldırması mümkün mü ? Evet.




#Facebook, #Yapay Zeka, #AI,