30 Haziran 2020 Salı

Steinbeck’ten yazarlara 6 edebiyat sırrı

Steinbeck’ten yazarlara 6 edebiyat sırrı

John Steinbeck, edebiyat dergisi “The Paris Review”a 1975 senesinde verdiği röpörtajda yazarlara 6 tavsiye sunmuştu. O tavsiyeleri sizin için derledik.

1. Kitabı yazmayı tamamlayamayacağınız fikrinden kurtulun. Tek seferde 400 sayfa yazmayı denemeyin, günde 1 sayfa yazın. Bitirdiğiniz zaman şaşıracaksınız.

2. Özgürce ve mümkün olduğunca hızlı yazın. Yazacaklarınızı bitirene kadar asla yazdıklarınızı düzeltmeyin veya değiştirmeyin. İşinizi bitirmeden düzeltme yapmaya kalkışmak genelde yazmayı bırakmak için bir bahane oluyor.

3. Okurun varlığını unutun. Başlangıçta isimsiz ve yüzsüz okurlar sizi korkutacak olsa da daha sonra bunun bir önemi kalmayacak çünkü bu bir tiyatro oyunu değil ve onlar aslında yoklar. Tanıdığım ya da hayal ettiğim birine yazıyormuş gibi yapmanın faydasını gördüğüm olmuştur.

4. Eğer yazının bir bölümü tüm enerjinizi emiyorsa o parçayı atlayın ve yazmaya devam edin. Yazınızın tamamını bitirdiğinizde sizi uğraştıran bölümü tekrar okuyun. O parçanın sizi o kadar uğraştırmasının sebebinin onun yerleştirdiğiniz yere ait olmamasından kaynaklandığını göreceksiniz.

5. Yazdıklarınız içinde en çok dikkat etmeniz gereken bölüm en çok beğendiğiniz bölümdür. O parçanın genele uyum sağlamadığını farketme ihtimaliniz çok yüksek. Dikkatli olun.

6. Diyalog yazıyorsanız, aynı anda yazdıkalrınızı yüksek sesle okumayı ihmal etmeyin. Diyaloglar ancak o zaman konuşmanın diline sahip olacaktır.

edebiyathaber.net (17 Mayıs 2020) alıntıdır.

26 Şubat 2020 Çarşamba

Ülke mi tımarhane mi ?

26.02.2020 - Çarşamba
       
         Haftasonu kaybedilen futbol maçı sonrası, kaybedilen basket maçı, üstüne birde fox tv'de İmamoğlu'na zamlar konusunda hesap soran kapalı çarşı esnası. Herkes İBB'nin zamlarından çok şikayetçi diyen Burhan Kuzu. Ülkemizin komşularında ve civarında korona virüsü var, biz de yok. Ülke gerçekten tam bir tımarhane.

        Futbol maçları kazanılır kaybedilir, bunlar çok önemli değil. 21 yıllık seri ise tamamen gs'nin yarattığı bir tedirginlik ve korkaklık. 21 yıl önce kazandığı maçı, bize göre çok güçlü bir kadrosu olmasına karşın, zorla kazanmışlardı. Raslantı bu ya o maçtaydım ve çok üzülmüştüm. Sonraki yıllarda Fenerbahçe'ye karşı ya çok kötü oynadılar ya da inanılmaz derecede şansızdılar. Anelka dönemimde Fenerbahçenin mükemmel oynadığı bir maçta vardı, 35 pasla gol atıp, 6-0 dan beter etmiştik. Neyse bir gün kaybedecektik, gerçekleşti. 28 yıllda 2 malubiyet oldu. Fakat farklı bir konu var, maçtan önce medyanın özellikle gizli gs veya Fenerbahçe düşmanı olan kişilerin yarattığı hava şuydu, bir şekilde gs'nin önü kesilmeye çalışılacaktı. Bu senaryoyu hep oynuyorlar, F.Terim'in tweed'i ile başladı süreç. İlginçtire Fetö destekli oldukları dönemde de bu tarz organizasyonları çok iyi yapan bir camiadır galatasaray. Sonra ne mi oldu ? Şartlanmış olarak maça çıkan hakemler bir de Fenerbahçe lehine penaltı verince, sanılanın aksine herşey gsnin lehine döndü. Orta sahada dünyanın her yerinde kırmızı kart çıkacak bir pozisyon atlandı. Penaltı olması gereken pozisyon es geçildi. Sonuç, iyi oynamayan Fenerbahçe ve kötü niyetli hakemler sonrasında gelen malubiyet.

     Basketbolda ise durum çok farklı. Kendi sahamızda hemen hemen bütün maçlara gittim, Obradoviç gitmenin yolunu yapıyor, takım yaşlandı ve yeni gelen transferler asla takım savunmasına uygun değil. Obradoviç tartışmasız basketbol dünyasının gördüğü en iyi koçlardan biri ama maçlarda bu sezon ilginç kararları var. Örnek mi istiyorsunuz.

      Kalinic ısrarı, Melih iyi oynarken, şut sokarken savunma yapmıyor diye oyundan alıp, çok kötü oynadığı ve stresi yüksek maçlarda kritik şutlar kaçırdığı bu maçta oynatması. Sloukas bu sezon bize çok maç kazandırdı ama bu maçta kötüydü ama Obradoviç ısrar etti. Real madrid maçından sonra yaptığı açıklama acaba takımı motive etmek için mi diye düşündüm ama hayır gerçekten bu takımdan ümidini kesti, bence Valencia maçı formalite maçı olacak, bu kadar kötü giden takımdan, hizmetlerinden ötürü teşekkür edilerek rahatca gidebilecek. Umarım yanında, Kalinic, Biberovic, Lauverne ve Thomas'ı da alır götürür.

Neyse kötü bir hafta, umarım ölü kedi sıçraması yaparız.