4 Mart 2017 Cumartesi

İstanbul Kırmızısı – Ferzan Özpetek

         İzlediğim en ağır filmlerden birisiydi. Her karakter öylesine hüzünlü öylesine üzgün, özellikle ikinci yarısında hepsinin başından ne kadar kötü olaylar geçmiş öğreniyoruz. İzledikten sonra çok şanslı olduğumu düşündüm. İstanbul, boğaz, taksim sahneleriyle süslenmiş ama hep hüzünlü hep bilinmezlerle dolu, hep anlaşılmaz olma çabasında. İnsanın kalbini aslında hiçbir zaman kapatamayacağını, duygularını frenlemiş sansa da aslında kendini kandırdığını çok güzel anlatmış. Eğer doğru motivasyon ile izlenirse çok şey anlatan ama öylesine izlenirse intihara doğru sürükleyebilecek bir film.

“Vedalar gözleri ile sevenler içindir; Çünkü gönülden sevenler hiç ayrılmazlar” Mevlana

2 Mart 2017 Perşembe

Gelecek endişesi ile geçen bir hayat

          Fyodor Dostoyevski, “Acı çekmek, büyük bir zekaya ve duyarlı bir yüreğe sahip kişiler için her zaman kaçınılmazdır.”  demiş. Herşeyi ne güzel anlatmış. Büyük bir zekaya da duyarlı bir yüreğe de sahip olmak istemiyorum. Münkünse ikisinden birine de sahip olmak istemiyorum. 
Belki o zaman herşeyi daha güzel görürüm.  Bu ülkede hiç bir şey güzel gelmiyor artık. Gelecek endişesiyle geçen bir gençlik. Hep yarın ne olacak endişesi ve aldığımız hep kötü haberler. Bu ülkede ekonomiden, eğitime, insan haklarından, adalete hiç bir şey iyiye gitmiyor. Bunu benim gibi gören ve caresiz olarak yaşayan insanlar var.  İyimser olmak mümkün mü ?  Değil, hiç bir düzenimiz sağlıklı değil, hak etmenin önemini kimse anlamak istemiyor. Herkesin iş hayatında, özel hayatında tek hedefleri günü kurtarmak. Böyle bir düzende bilgi birikim ve tecrübenin de önemi kalmıyor.

           Ekonomide bir kural vardır, küçük yatırımcı hiç bir zaman trendler karşısında kazanamaz, trendlerle hareket etmek zorundadır.  Teknik analiz hep bu mantık üzerine kurgulanır. Bizlerde bu ülkede trendlerle hareket etmek zorundayız, aksi takdirde mutsuz, ümitsiz, gelecek kaygısı olan kişiler olup çıkarız.